18 Aralık 2010 Cumartesi

Yılın en karanlık en sihirli ayı

Aralık ayını oldum olası severim. Günler o kadar kısalmıştır ki, 21 aralıkta en kısa günü yaşayacağımızı bilmek, ondan sonra yavaş yavaş da olsa hep uzayacağını bilmek günlerin, beni mutlu etmeye yeter.
Kar var sonra; aralıklarda artık kar yagmaya başlar, okullar tatil olur, o tuhaf beyaz örtü yeryüzünün tüm çirkinliklerini örtmeye muktedirdir sanki..Bir de yeni yılın getirdiği umutlar var.Her yeni yıl yeni umutları beraberinde getiriyor ya, aralığın ilk günü bile bilirsin; bu ay son. Bu sene de bitti gitti.

Aralık denilince aklıma, nedense hep tarçın kokusu, kar, noel tatili - noel de tatil görmüşlüğüm var elbette-
renkli ışıklar, kırmızı-yeşil-dore renkler, rengarenk süsler, hediyeler, bir kabuk değiştirme, bir yenilenme umudu geliyor..

Geçen gün düşündüm, yılın en karanlık ayında insanlar ne çok ışık bayramı icad etmişler.
Hanuka var musevilerin, her gün mum yakıyorlar. Noel var çok bilinen, hristıyanların ama tabii çok eski geleneklerin devamı aslında,  paganlar yılın bu en karanlık zamanında; sonbaharın bitimiyle yapraklarını dökmeyen tek ağaçları, yaşamın devamının sembolu olarak görmüşler, işte iğne yapraklı ağaçları renklendirmek için elmacıklar, mumlar, kurabiyeler,çörekler, çerezler asmışlar, bu şekilde hayatın devamını,bereketi,bolluğu, ışığı çağırmışlar. Şu an hristiyan adetleriyle bütünleşmiş olsa da;
aslında vatikan almanlar agaç süslüyor diye epey gerilmiş vakti zamanında. Yeniden pagan adetlere dönülür mü diye. Geçen senelerde bizim ortaasya türklerinin de ağaç süslediği ile alakalı bir şeyler okumuştum ama,
şimdi çok hatırımda değil.Zaten at üstünde giden,kımız içen atalarımızın şamanik ritüellerinden epey taşımışız günümüze.

Hala devam ettiriyoruz aynı gelenekleri.

Aralık ayında her yanı ışıklanırıyoruz ki şu karanlık günlere anlam,mana gelsin işte.

Bir iç hesaplaşma, yaşananın olanın bitenin envanterini tutma da illaki gerçekleşiyor.

Ben bu sene ne yaptım,ne öğrendim, ne kadar dönüştüm neleri dönüştürdüm, neleri salıverdim diye düşünüyorum,başkaları başka hesapları kontrol ediyorlar, eh hepsi de pekala işte.

Pek çok eskimiş ilişkiyi salıverdim, düşünce kalıplarım, kendimle kavgamın çoğu bitti gitti,
oyunu oyun oldugunun farkındalığı ile oynamaya başladım, zor oldu temiz oldu işte.

Daha gidecek çok yol var, yollar bitmez, oyunun ana kuralı bu.

Şimdi içimdeki pagan ağac süsleyecek, çam agacı şeklinde kurabiye pişirip renkli glazurlerle,royal icingle falan renklendirecek, işte alışveriş merkezlerinin ışıklarıyla neşelenecek, defterlere yazılar yazacak, evde tarçın kokusu bol bol olacak; seneye taze dönüşümler ve neşe ile veda edecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder