30 Kasım 2011 Çarşamba

Umut Öteler

Umut kelimesini seviyoruz.
Bana hep, hani denizin dibinde yosunlara dolanmış bir insanın, suyun içinden gökyüzüne bakması, o an yaşadığı his gibi gelir ''umut ''.. Belki de küçükken Livaneli'nin ''Gökyüzü Herkesindir '' şarkısını çok dinlediğimdendir.

''bir gün çok bunalırsan
 denizin dibinde yosunlara takılmış gibi
 soluksuz
 sakın unutma
 gökyüzüne bakmayı
 gökyüzü senindir
 gökyüzü herkesindir ''

der şarkı. Nedense ''umut '' denilince benim aklıma gelen tek görüntü bu. Kulağıma da ''umut fakirin ekmeği '' sözü gelir hep :)

Umut öteler, niyet gerçekleştirir.

Umut da bir belirsizlik var, bir ümitsizlik var o duygunun içinde,  ''olmaz ama ya olursa '' hissi var, '' bir umut işte ''...

Bugüne dek neyi umut ettiysem olmadı, neye niyet ettiysem oldu !
Arada  ince bir fark var.

İkisi de pekala pek güzel zaten, fark etmez.
Ne fark ediyor ki zaten :))

Zaman lineer değil, bir şu an var, bir şu an var yani. Geçmiş ve gelecek her an şifalanabilir.
Geçmiş ve gelecek bir illuzyon. Değişebilir.
Şimdi, burada bir niyet edersen, arzunun ateşiyle, ana duyduğun güvenle, gerçekleşecek.
Şimdi, burada umut edersen, yarın da umut etmeye devam edeceksin, öbür gün de.

Umut ederken alttan altta yaptığın o belirsizlik yayını ,o ''olmaz ama, ya olursa bi de olursa.. '' hissi seni sürekli yarınlara taşıyacak. Bir illuzyondan medet umacaksın. Gelecekten.

Karar ver, seç, olsun.

Ya da bırak yani. Bırak. Zorlama.

Hiç bir şeye mecbur değil insan oğlu. İnsan kendinin efendisi. İnsan kendinin üstadı. İnsan bedenden ibaret değil. İnsan işte...

Neyi seçiyorsa o pekala.

Kurban rolunu seçse de pekala, yaşamı yaşamayıp kıyıdan izlemeyi seçse de pekala, manipulasyon yaparak başkalarının enerjileriyle beslenmeyi seçse de pekala, diğer seçenekleri seçse de pekala.

Netice de neyi seçerse onu gerçek kılıyor, buna muktedir bir varlık insan.

Şimdi, şu an, tam şu an..

Ben yeni bir şey seçtim.

İstersen sen de seç, neyi seçersen o pekala zaten :)


24 Kasım 2011 Perşembe

Benim hala umudum var

İnsan anlaşılmak istiyor en basitçe.
Sadece anlaşılmak.. İfade ettiğinin duyulması. Yüreğinin telleri arasındaki satırların okunması..
Sustuğun zaman, huzurla susabilmek. En basiti ''içimden gelmiyor '' dediğin zaman ''içinden gelmiyormuş '' denilsin işte.
Misafirliğe gidersin bazen, et pişirmişler diyelim, diyelim ki aç değilsin, velev ki açsın et yemiyorsun, koyun eti pişirmişler mesela, onu yersen hasta olacaksın, bünyen reddedecek, lokmalar ağzında büyüyecek, hadi yutabildin diyelim gidip çıkaracaksın, yüzün gözün dağılacak gözlerin yaşaracak; ama sana o eti güzelce, iyilikle, iyi niyetlerlerle  ikram eden insan için dünyanın en güzel yemeği belki o koyun eti.. ''nasıl sevilmez, nasıl hasta eder, kokusu bile nasıl mide bulandırır, bünyen nasıl kabul etmez '' anlamıyor.. Çünkü o bildiğini, sevdiğini öneriyor.
Diyelim ki çok yakın bir arkadaşın güzel bir şişe şarap aldı geldi, nezaketten bir kadeh içersin. İkinciyi de içmen beklenirse '' şarap bana dokunuyor '' dersin. Çünkü şarap sana dokunuyor belki. Belki sen daha ziyade ''rakı '' insanısın. O sevdiği için anlamayacak.

Bazen çok basitçe anlaşılmak istiyorum. Et yiyemiyorum, koyun eti yersem hasta olurum. Şarabı herkes sever belki, ama ben içemiyorum. Ne kültüründen anlarım, ne tadını severim, ayrıca mideme dokunuyor.

Hepimizin yolları, bünyeleri, problemleri çözüm metotları farklı.
Diyelim ki ben dağ gibi bir bulaşığı elde yıkarsam temizliğine güveneceğim, sen bulaşık makinasına yerleştireceksin, öbürü tutup tabakları çanakları çöpe atıp gidecek.

Birimiz ayrılık sonrası kendimizi spora vereceğiz, birimiz yemeğe, birimiz ''çivi çiviyi söker '' diye başka erkek/kadınlara yöneleceğiz, birimiz oturup ''ne öğrendim, nerede yanlış yaptım, ne yürümedi '' diye düşünecek. Birimiz ''tohumuna para mı saydım '' diyecek yürürüp gidecek.

Her birimizin yöntemi farklı. Her birimizin içine başka türlüsü sinecek, her birimizin sağlığı selameti için başka bir yöntem iş görecek.

Her deneyimi tek başımıza yaşayamayız, birbirimizden bir şey öğreneceğiz, birbirimize hatırlatacağız.
Deneyimlerimizi paylaşacağız.
Ama yine de, birimizin saçına çok iyi gelen krem, öbürümüzde kepek yapacak.

Bu kadar kolay ve bu kadar çetrefilli.
İkisi bir arada.

Anlamayı, dinlemeyi, saygı duymayı, görmeyi, onurlandırmayı öğreniyorum.
Anladıkça da anlaşılacağım elbette :)

Benim hala umudum var..