19 Aralık 2012 Çarşamba

2012 Biterken

Bir yıl daha bitiyor, bitti sayılır.
Yılın en karanlık, en sihirli ayındayız; ışık gitgide azalırken, hava soğumuş, toprak verimsizleşmiş,
uzun geceler evlere hapsolmuşken insanlar, en eski zamanlarda, hep içlerine dönmüşler bu ayda.
Hep en karanlık günlere ışık getirmek için ''ışıklı bayramlar '' yaratmışlar.
Şimdi, geceler ne kadar uzun olursa olsun elektriğimiz var, ışıklı caddelerimiz, cafelerimiz, barlarımız alışveriş merkezlerimiz falan.
Ama yine de o kadim bilgi içimize işlemiş, 24 saat yaşayan şehirlerde, ışıl ışıl vitrinlerin içinde yaşasak, internetimiz, televizyonumuz, akıllı telefonlarımız sayesinde sürekli bir yerlerle iletişim içinde olsak bile,
Aralık; içe dönüş ayıdır.
Yüzüne meydanlara kurulmuş koskocaman ağacın ışıkları vursa bile, sen o esnada illa bir muhasebe içindesin.
Bir döngü daha tamamlanıyor, dünya ve doğa bir çemberi kapatıyor, sen de kapatıyorsun çünkü sen de o döngünün hem aynası, hem parçasısın.
Bu seneye özel 21 Aralık goygoyunu saymazsak, 21 Aralık hep çok özel bir gün, çünkü kadim çağlardan beri içimize işlemiş bilgisi var; o günden sonra, ışık tekrar yükselmeye başlayacak.
Karanlığın dibini göreceğiz, ve yine dnamıza kadar işlemiş kadim bir bilgi ki; en dibi gördüğümüz an, yükselmeye başlarız.

Güneş, hayattır. Hayatın devamlılığıdır, toprağın bereketidir, bedenimizin ihtiyacıdır. Gözümüzün algılayışıdır. Işık o yüzden önemli.

İnsan alışan, öğrenen, değişen, dönüşen bir varlık. Girdiğimiz her döngüde bir şeyler deneyimliyoruz, deneyimlerimiz, ilişkilerimiz bize bir şeyler öğretiyor, simya gibi, farklı bir insan olarak çıkıyoruz biten döngünün içinden.

İnsanın ''sabit '' bir varlık oldugu, ''ego''nun illuzyonu, kendini kalıplara sokarak anlama çabası. Çünkü anladığın şey sana zarar vermez artık. Ve insan, en başta kendini anlayamıyor, ''ego'' da ona ''sahte kimlikler ''i dayatıyor, ''sen busun'' diyor.

Oysa herkes her şeyi yapar. Biri cinayet işleyebiliyorsa, hepimiz işleyebiliriz. Biri çalabiliyorsa hepimiz çalabiliriz. Hep çok ''çirkef '' zannederken kendimizi bir bakmışız kuzu gibi olmuşuz, süt dökmüş kedilerdeyiz.
Hep çok ''hanımefendi, beyefendi '' olmuşuz diyelim, bir bakmışız, '' bana bu yapılır mıydı laan '' diye kapı, araba vs tekmeliyoruz.
''Asla yapmam '' dediğimiz her şeyi yapabiliriz, genelde yapıyoruz da.
O yüzden ben artık hiç bir şeye ''asla yapmam '' dememeyi öğrendim gibi.

Herkes gibi, ben de Aralık ayının kadim enerjisi içinde, kendime döndüğümde, uzun yürüdüğümde, uzun denize baktığımda, kendimle başbaşa öylece oturduğumda, '' bu yıl ne öğrendim, ne yaşadım'' ın muhasebesini yapıyorum.
Ben bu yıl, yorularak da olsa, zorlanarak da olsa, çok şey öğrendim.
Öncelikle '' herkes her şeyi yapar ''ı iyice idrak ettim, sonra ''aşk '' gerçek de olsa, sahte de olsa, bir simya hali onu öğrendim.
Enerjin, gücün kendi merkezinde kalmadığı zaman, gidip kaza da yapıyorsun, upuzun saçların omzunda ve yanmış aynaya bakakalıyorsun, bir şey ''doğru gitmiyorsa '' bedenin biliyor, işaretini veriyor, olmaman gereken bir yerdeysen midene kramplar giriyor, yüzünün gözünün feri soluyor, çirkinleşiyorsun.

Tekrar kendi merkezine, hayatına döndüğünde, dışarıya oluk oluk akıttığın gücüne sahip çıktığında duraklamış olan hayat yeniden akmaya başlıyor.

Bir şey senin yoluna çıkacaksa, Fizan'da olsa geliyor. Merve'nin deyimiyle '' kısmetinse evde otursan kapını çalıp geliyor '', kalbe şifa olacak olan varsa yoluna çıkıyor, kalbe zehir olacak olan varsa o da yoluna çıkıyor.

Yaşamı kontrol edemeyiz, hiç bir şey bilmiyoruz aslında, ne varsa kontrole dahil, hepsi spekulasyon, ne varsa manipulasyona dair, eninde sonunda başarısızlık.

Işıklara bakıyorum, süslere bakıyorum, sıcak çikolata içiyorum, her sene ne yapıyorsam onu yapıyorum, yine de aynı insan değilim, değişiyorum işte.

2012 zor bir yıl oldu benim için, ateşten çemberlerin içinden geçerek öğrendim bir çok şeyi, bir şekilde mutlu başlamıştım, mutlu da bitiriyorum. Aradaki sancıların hiç önemi yok, belki onları yaşamasaydım bugün oldugum insan olamayacaktım, bugün olduğum yerde olamayacaktım.

Mutlu kapanışlar dilerim :)