Boğaz karıncalanır, konuşmaya üşenirsin, kollarında bacaklarında bir takatsizlik olur, baş hafifce döner,ağrır,
bedenden başka hiç bir şeyi umursamazsın.Sadece daha iyi olmanın özlemi gelir.
Hastalanınca işler fena.
Boğazım her yandığında, bedenimi her güçlükle hareket ettirdiğimde, kendime sorarım '' burada neyi görmem gerekiyor ? '' Bazen bir çatışma çıkar altından, bazen bir kaçış, tatil işte.Bazen bademciklerim olsaydı böyle olmazdı diye mızmızlanırım, bazen ''her şeye anlam yüklemek zorunda değilizz, bir fincan kahve sadece bir fincan kahve de olabilir '' diye isyan ederim, bazen de bilirim ki, bin çeşit toksin depoladığım bedenim, çeşitli salınımları bu yolla yapmaktadır.
2 gün önce, sonunda, nihayet, 20 yaş dişlerimden birini çektirdim. Çok tatlı bir kız diş hekimim, ezginin günlüğü çalarken fonda diş temizliyor mesela.Fiyatı da çok ucuz. Belki aşırı idealist falandır sorgulamadım niye çok ucuz diye hiç. Ben çok ucuz bir diş hekimi dilemiştim ta yazın, bindiğim taksici sohbet sırasında hanımının dişlerini yaptırdığını kızın çok iyi, uygun da fiyata çalıştığını anlattı. Rotamı değiştirdim, beni baya karışık sokaklar arasındaki muayenehaneye götürdü. O gün sadece -piyasanın 3 de bir fiyatına- dişlerimi temizlemişti.Ama sonrasında 20 yaş dişlerimin muhakkak alınması gerektiğini söylemişti.
Ataleti yenip 2 gün önce kendisine gittiğimde, birini alacağını diğerleri için çene filmi gerektiğini falan söyledi.
Ezginin Günlüğü de yoktu fonda bu sefer, epey uğraştı, ''bugün sıcak hiç bişey içme, antibiyotik de yazıyorum muhakkak kullan, aspirin alma '' dedi ve yolladı beni.
2 saat sonra, morfinin etkisi geçmeye başladığında, kurtulduğum için sevindiğim dişim, korkunç bir zonklama ile yokluğunu hissettirmeye başladı. Ağrı kesicilere rağmen gece tüm çenem ağrıdan kasılıyordu.
Ertesi gün, daha beter durumda uyandım. Tüm günü sadece diş ağrımla, pek konuşamayarak, bir de boğaz da yanma eşliğinde geçirdim.
Bu sabaha karşı, korkunç bir titreme ile uyandığımda, anladım ki enfeksiyon var bedende, ateş çıktı, mücadele ediyoruz. :)
Ateş düşürücü almadım, bedenin mücadelesine karışmadım, ama yorgunlukla kabuslu bir uykunun derinine yeniden daldım.
Sabah uyandığımda düşündüm. ''Görmem gereken ne var ''
Zihin önce dedi ki '' o kadar ucuz doktora gidersen, enfekte olursun işte, belki de bir şeyleri yanlış yaptı ''
''Sağol bu düşünceni almayayım, her şey benle ilgili'' dedim ona.
Sonra bir ses dedi ki, ''son bir aydır, yine büyük değişimler geçiriyorsun, salıverdiğin eskinin haddi hesabı yok, birden herkesi her şeyi affediverdin, yıllardır erişemediğin kavrayış, aniden geldi, bedende saklı tuttuğun tüm bu şeyler, bir gedik buldular ve dışarı çıkıyorlar, bir kaç gün bekleyiver ''
Bir kaç gün önce bir arkadaşım '' yanağımı sinek soktu, enfeksiyon kaptım '' demişti.
Ben de ona, '' sinek enfeksiyona sebep olmaz, çatışma enfekte eder seni '' demiştim bilmiş bilmiş.
Şimdi, kendi çatışmamı gözlüyorum.
Her hastalık şifaya açılan bir kapı. Her kriz, çözüme ulaşan bir yapı.
Böyleyken böyle işte.
Yazdım, sanki daha iyi hissediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder