Evren dolu çekmeceleri sevmez.
Yeni bir şeyler istiyorsan, eskiyi bırakacaksın. Frekansın artık uymuyorsa; oradan ayrılacaksın. Hayallerinin gerçekleşmesinin önünde duran engelleri yıkacaksın. Belki zor olacak- genelde zor olur- ama yapacaksın.
Çok bilinen bir söz var; ''evren boşlukları sevmez '' diye; ki gerçekten sevmez; ancak bırakma kısmını ve bu sürecin sancılı olabileceğini çok da konuşmuyor gibiyiz. Önce o boşluğu açacaksın ki; evren istediğin şeylerle doldursun. Hep söylerim, evrenin ölçü birimi bizimkine uymaz. Sen '' çok mutlu olayım '' diye dilekte bulunursun ve dilekte bulunduğun an zihnin ''çok mutlu olmak '' kavramını kendine göre adlandırmıştır.
Mesela, daha çok kazanmak, daha büyük bir araba kullanmak, mevcut sevgilinle Paris'te tatil yapmak vs..
Sonra bir şey olur. Mesela daha çok kazanmayı arzu ettiğin iş yerinde yönetici değişir; yeni gelenle anlaşamazsın, gırtlak gırtlağa kavga etmeye başlarsınız, sevgilinin seni aldattığı ortaya çıkar.
O an '' başlarım evrenin şarap çanağına, iki kurcaladık her şey darmadağın oldu '' diye düşünebilir insan.
- ki genelde öyle düşünür -
Ama müteakiben, bir farkedersin, bir karşına çıkar ki; aslında o işten ayrılmasaydın asla mutlu olamayacaktın, asla kendin olamayacaktın. Sana çizilmiş sınırların içerisinde, bir gün iyi bir gün kötü, endişeler içerisinde yaşamaya devam edecektin. O vakti kendine ayırmamış olsan, asla kendini keşfedemeyecektin. O insanla çıkmaya devam etsen, ömrün tükenecekti, dikey beslenmeyi asla bilmeyen sevgilin, senin enerjini tüketmeye devam edecekti, ''çok daha iyisini'' , hiç tanıma şansın olmayacaktı, zaten belki sonra tipi de kaymıştır :)
Bir bakarsın, '' çok mutlusun ''. Saat senin umdugundan farklı işledi ; olaylar farklı şekillendi ama sonuç : evren arzunu sana verdi.
Gecelerce oturup '' kendimi bilmek istiyorum, doğuş amacımı gerçekleştirmek istiyorum , kendimi sevmek istiyorum '' diye dua ettiysen; hayatında bir takım köklü değişikliklerin olacağını bilmen lazım.
Hoş gerçi, insan bilmeden ediyor o duaları ilk başta :)
Hayat amacın '' manavda çalışmak '' değilse , manavdan ve elmalardan ayrılmak elzem hale geliyor.
Bir kere düğmeye bastın çünkü.
Bir de ''daha büyük araba '' vardı, sahi belki onunla kaza yapacaktın :) Belki de daha zamanı gelmemiştir.
Bugün dolunay; bitişlerin, kapanan hesapların, tamamlanan defterlerin günü.
Az evvel gördüm ki; bir şey bitmek zorundaysa, gerçekten bitiyor. Tutunsan da bitecekti. Yapışsan da bitecekti. Akıntıya karşı küreği kaç saat çekebilirsin ki ?
Eski iş yerimden bir ağabeyle konuştum az evvel; çok uzun zamandır konuşmamıştık, şimdi o başka bir firmada, aynı sektörde ama. Geçen zamanda neler yaptık birbirimize anlatırken; ''çok sevindim mutlu olmana, orada aslında hepimiz çok gergindik, hepimiz çok mutsuzduk, hiç birimiz dayanamadık biliyorsun '' dedi.
Konuşurken, o iş yerinde benim hep istediğim ve cinsiyetimden dolayı alamadığım bir görev vardı ; - erkek egemen bir sektördü - ve o görevi alamadığım için çok geriliyordum; müdürüm sürekli ''sabret, alışacaklar, herkes alışacak buna '' diye oyalıyordu beni, bir yandan iş arkadaşlarım '' kızım vazgeç bu hayalden olacak iş mi, büyük mevzu çıkar, şantiyeye sarışın kız çıkarılır mı, eha sen örgü biliyon mu bakalım '' gibi geyiklerle sinirlerimi bozuyorlardı ; ben tüm bu sinir harbinin içinde göz altlarım morarana kadar herkesten çok çalışıyordum, '' görecekler '' diyordum, gözümü hırs bürümüştü, bir yandan da '' çok solgun görünüyorsun, yüzüne bir şeyler mi sürsen ne '' diyen yöneticinin karşısında öfkeden ağzım açık kalakalıyordum.
Hem deli gibi çalışacaksın, deli gibi öğreneceksin, işin bile olmayan her konuyu araştıracaksın, üzerine vazife olmayan raporlar hazırlayacaksın, sırf ''kadınım ama ben de yeterliyim '' diyebilmek için , hem de ''çok beyaz '' görünmemek için solaryuma mı gitsen ne ?!
Yani hem güzel eteğin ve güzel çizmelerin olacak, hem kamyon kasasına tırmanacaksın, hem de '' örgü biliyor musun sen ? '' :)
Az evvel, eski iş arkadaşım abiyle konuşurken öyle bir cümle kullandı ki; '' bu sektörde zaten istediğin yere gelemeyecektin, hiç bir şirkette mümkün değil, bu gidip hepsi erkek olan bir takımda futbol oynamak istemeye, yedek kulubesinde senelerce beklemeye benziyor '' anlamına geliyordu.
Net. Bir anda tekrar anladım. - anlayışlar tekrar tekrar olabilir.evren altını çizmeyi sever :) -
Asla mutlu olamayacaktım.
Mutluluk istedim, kendimi istedim ve bolluk istedim.
Sonrası; bu yaz yüzerken geldi aklıma. Evet mutluyum, evet kendime sahibim, evet beynimde dolanıp duran o 40 tilki yok, evet düşünce sistemim tamamen değişti, evet an'lardayım, şükürdeyim, huzurdayım ve istediğim şeyleri yapabilecek genişlikteyim.
Evren bolluk istediğimizde her zaman zarfla göndermiyor.
Farkettim, sonra bir şeyler daha içtim, müzik dinledim, biraz daha yüzdüm o gün :)
Bugün de bu çember kapansın.
Hamd olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder